blogger dayanışması
İyi bir Blogger olmak için Öneriler ve Tavsiyeler
Merhaba herkese
Bugün sizler için farklı bir yazı hazırlamaya karar verdim. Genellikle özelden sorulan ya da sorulmasa da çok yapılan hataları gördüğüm için bir şeyler karalamaya karar verdim. İyi bir Blogger olmak için öneri ve tavsiyeleri benim doğru bildiklerimi sizlerle paylaşma yazım. Yanlış bildiğim bir şey var ise yorum kısmına lütfen yorum bırakınız. Elbette ki ben bu işin karar merci ya da ustası değilim ki bana göre kimse değil. Bloglar hepimizin karalama defteri ya da günlüğü gibi yani içimizdekini yaşadıklarımızı kısacası hayatımızı paylaşma yerlerimiz. Ben blogumu açarken kesinlikle bu amaçla açtım. Başta kampanya v.s. paylaşıyordum sonra içimden ne geliyorsa onları paylaşmaya başladım ve böylece neredeyse daha önceki blogumu saymazsam 7 yılım dolu. Arada kırgınlıklar yaşadıysam da ne iyi ettim de lerzankaradan.com u açtım ve yazdım dedim.
Blog açmaya karar verdiniz ve ilk adım isim. Blog adınız ne olacak? başkalarını önemsemeden sizi en iyi ifade edecek ismi seçin kendinize ve başlayın yazmaya. Çünkü sizi iyi ifade etmeyen isimleri bir süre sonra değiştirmek isteyeceksiniz ama içinize sinen bir isimse sonuna kadar o isim sizinle anılacak hatta bir süre sonra kendi isminiz değil blog isminiz ile anılacaksınız :)
Google da parametreler sürekli değişse de bazı olmazsa olmazlar var blogların takip edilirliğini artıran. Amaçlarımız kendi bildiklerimi paylaşmak olsa da hedef kitlemiz herkesin okuması (yani en azından benimki bu). İstiyorum ki hep gerçekleri yazayım ki insanlar bir ürün ya da bir tarif istediği ve blogumdan baktığı zaman -Lerzan ne yazdıysa doğrudur desinler ki şükürler olsun bunu sağladığıma inanıyorum. Beğenmediğim hiç bir ürünü hediye dahi olsa güzel diye yazmadım. Bir olumsuzluk gördüğümde öncelikle firma ile temas kurdum eğer ki çözüm sağlanmaz ise bunu da yazarak paylaştım. Bu yüzden bir çok arkadaşım ve blogger arkadaşlarım bir ürünü kullanmadan önce fikrimi sorarlar ya da blogumdan okurlar. Bu benim için en büyük gurur. Hedef kitlem tabi ki bloggerlar değil herkes. Çünkü özellikle Türkiye'de bazı(böyle yapmayanları tenzih ederim) blogger arkadaşlarım yazılarımı okusa dahi yorum yapmaktan kaçınıyor ki sebebi karşısındakinin iyi yerlere gelmemesi. Yurt dışında bloggerlar birbirlerini desteklerken bizim ülkemizde anlamsız bir çekememezlik var dediğim gibi herkes bu sınıfta değil elbette birbirimizi çok güzel desteklediğimiz çok iyi vakit geçirdiğimiz ortamlarda var. Mesela etkinliklerimizde ben çok eğleniyorum ve mümkün mertebe misafirlerimi de memnun etmeye çalışıyorum. Ya da davetli olduğum etkinliklerde ev sahibine elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım çünkü biliyorum ki ev sahipliği gerçekten çok zevkli ve o kadar yorucu :)Ve hepimizin ortak birer paydası var bloglarımız. Biz bir arada iken güzeliz.
Gündemde olmayınca tık oranını artırmak için sahte gündem yaratanlardan kavga çıkartanlara kadar hepsini gördüm ve bunlar anlamsız ve gereksiz geliyor bana. O ne yapmış bu ne satmış beni zerre kadar ilgilendirmiyor yeter ki bana bulaşmasınlar. Sen blogunda elinden gelenin en iyisini yap sonra da destek amacıyla blogger arkadaşlarının bloglarını gez yorum yaz varsa bildiklerini paylaş o zaman zaten okunma oranın ve takip edilme oranın artacaktır. Bu da benden bir tavsiye:)
Ama şu bir gerçek ki blogları kendimiz için yazsak bile günlük tıklanma oranının 400 ün altına düşerse moralimiz bozuluyor. Düşmemesi için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Çünkü yazılarımız okunsun istiyorsak yapılması gerekenleri de yapmalıyız. Her işin bir raconu var ne bu işi yapıyorsak yapabileceğimizin en iyisini yapmalıyız diye düşünüyorum. Elbette bu -blog tek hayatım olayı değil. En azından benim için çünkü benim bir çok kimliğim var iyi bir eş, iyi bir evlat, iyi bir anne, iyi bir okul aile birliği başkanı, iyi bir dernek başkanı v.s. gibi. Ve hedefim öncelik ailem olmak üzere tüm yaptığım işlerde biri diğerinin önüne geçmesin ama hepsinde de yapabileceğimin en iyisini yapayım.
Şimdi blog aleminde de yapılması gerekenleri bir çok yakın blogger arkadaşıma anlattığım gibi blogumda da yazacağım. Bildiğim kadarıyla yazacağım. Yukarıda da belirttiğim gibi yanlış bildiğim şeyler var ise yorum olarak ya da mail olarak yazabilirsiniz.
Öncelikle başlığın ilgi çekici olması ve aramalarda kullanılan kelimelerden oluşması çok önemli. Ve ikinci bir şart başlığın ilk paragrafta koyu renkler ile tekrar vurgulanması.
Kalıcı bağlantıda Türkçe karakter olmaması da önemli bir nokta.
Yazıya başlarken hedef kitleniz nedir ? Örneğin genç kuşak ise onlar ayrıntı okumayı sevmezler hangi ürün nerede satılır ne kadara satılır ne işe yarar varsa yan etkisini bilmek isterler. Daha fazlasını yazmanız gereksizdir çünkü okunmaz hatta sıkarsınız sayfayı terk ederler.
Yazınız anne-bebek ile ilgiliyse anneler bebek konularında çok detay isterler en ufak ayrıntıyı bile öğrenmek isterler. Siz biberon yazısında kolik sancısından biberonun temizliğine kadar anlatmak zorundasınızdır.
Yazılarınızda ne kadar samimi olursanız o kadar güvenilir olursunuz. Tabi samimiyet ve laubalilik arasındaki ince çizgiyi aşmamak gerekiyor. Samimi yazılarda size olumlu dönme oranı da artar. Bana blogda ve instagramda özelden çok soru geliyor bunun sebebinin samimi olmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Benimde yüzlerini hiç görmediğim halde severek takip ettiğim bazı blogger arkadaşları yaydıkları pozitif enerjiden kaynaklı takip ettiğimi belirtmem lazım.
Diğer konu detay konusu; Benimde normal hayatta çok sevdiğim çok başarılı bulduğum ancak yazılarında çok fazla detay olduğu için okumaktan sıkıldığım blogger arkadaşlarım var. O yüzden yazılar ne askerde tekmil verir gibi kısa ne de okuyucuya prospektüs okutur gibi uzun olsun. Ortalama 300 kelimenin altına düşmeyecek yazılar en çok tercih edilen yazılar oluyor.
Bir ürünü google da aratacak olsaydınız hangi kelimeler ile aratırdınız bunları düşünüp yazacağınız yazıda o kelimelerin geçmesine özen göstermeniz yazınızın google da aranma oranını artıracaktır. Yazılarınızın içerisinde anahtar kelimelerin geçmesi diğer önemli bir detay. Diğer önemli detay görsellerin konu ile ilgili ve güzel olmaları. Yani siz ruj anlatırken sonbahar fotoğrafı koyarsanız okuyucu -ne alaka der. Ya da ruj anlatırken karma karışık bir makyaj çantasında seçmek için işaret koymanız gereken bir ruj gene ilgi çekmeyecektir. En sade ve güzel haliyle bir ürün fotosu tabi ki google aramalarında ilk sıralarda çıkmanıza sebep olacaktır. Yazılarınızın sonunda okuyucuya soru sormak bir diğer samimiyet göstergesi. Siz ne düşünüyorsunuz? Siz denediniz mi? tarzı sorular okuyucuya samimi bir ortam sağlıyor. Ben de okuduğum bloglarda bu tarz sorular gördüğümde fikrimi yazıyorum geri dönüşleri güzel oluyor. İnteraktif tarzı bir ortam sağlanmış olunca okuyucu ve takipçi arasında bir bağ oluşabiliyor. Doğru ve dürüst yazılarda bu işin olmazsa olmazı. Mesela bir cilt ürünü hediye edildi ve size hiç iyi gelmedi bu durumda bu ürün berbat bir şeye benzemiyor yerine- benim cildime iyi gelmedi ama belki sizde işe yarayabilir tarzı yazılar tercih etmeniz hem dürüst hem de nazik bir üslup olacaktır. Ben bu gibi durumlarda önce firma ile irtibata geçiyorum bazen ürün kargoda hasar görebiliyor ya da saklama koşullarından dolayı bozuk gelebiliyor yada bazen gerçekten kötü çıkabiliyor. Okuyucu sorduğunda da dürüst bir şekilde bana iyi gelmedi ama isterseniz siz de deneyin diyebiliyorsunuz. Kullanacak kişi de biraz daha temkinli davranıyor. Mesela ben kuru ciltliyim alacağım bir ürünü önce güvendiğim arkadaşlara ve blogger arkadaşlara soruyorum. Benim gibi kuru ciltlilere özellikle soruyorum ki sonradan sıkıntı yaşamayayım. Bloggerlar arasında yazılarına ve yorumlarına güvendiğim 8-9 kişi var ki mutlaka önceliği onlara veriyorum. Gerekirse özelden de ulaşıp soruyorum.
Bu yazıdan daha uzun yazılar okunmuyor :)) mutluluklar dileyerek bu yazıyı sona erdiriyorum. Blog yazımı severek düzenlediğim ve severek katıldığım etkinlik fotoğrafları ile renklendirdim. İnşallah beğenmişsinizdir.
Siz blog yazıları hakkında ne düşünüyosunuz ? eklemek istedikleriniz var ise lütfen yorum kısmına ekleyin ki hep birlikte öğrenelim gelişelim ne dersiniz?
Bugün sizler için farklı bir yazı hazırlamaya karar verdim. Genellikle özelden sorulan ya da sorulmasa da çok yapılan hataları gördüğüm için bir şeyler karalamaya karar verdim. İyi bir Blogger olmak için öneri ve tavsiyeleri benim doğru bildiklerimi sizlerle paylaşma yazım. Yanlış bildiğim bir şey var ise yorum kısmına lütfen yorum bırakınız. Elbette ki ben bu işin karar merci ya da ustası değilim ki bana göre kimse değil. Bloglar hepimizin karalama defteri ya da günlüğü gibi yani içimizdekini yaşadıklarımızı kısacası hayatımızı paylaşma yerlerimiz. Ben blogumu açarken kesinlikle bu amaçla açtım. Başta kampanya v.s. paylaşıyordum sonra içimden ne geliyorsa onları paylaşmaya başladım ve böylece neredeyse daha önceki blogumu saymazsam 7 yılım dolu. Arada kırgınlıklar yaşadıysam da ne iyi ettim de lerzankaradan.com u açtım ve yazdım dedim.
Blog açmaya karar verdiniz ve ilk adım isim. Blog adınız ne olacak? başkalarını önemsemeden sizi en iyi ifade edecek ismi seçin kendinize ve başlayın yazmaya. Çünkü sizi iyi ifade etmeyen isimleri bir süre sonra değiştirmek isteyeceksiniz ama içinize sinen bir isimse sonuna kadar o isim sizinle anılacak hatta bir süre sonra kendi isminiz değil blog isminiz ile anılacaksınız :)
Google da parametreler sürekli değişse de bazı olmazsa olmazlar var blogların takip edilirliğini artıran. Amaçlarımız kendi bildiklerimi paylaşmak olsa da hedef kitlemiz herkesin okuması (yani en azından benimki bu). İstiyorum ki hep gerçekleri yazayım ki insanlar bir ürün ya da bir tarif istediği ve blogumdan baktığı zaman -Lerzan ne yazdıysa doğrudur desinler ki şükürler olsun bunu sağladığıma inanıyorum. Beğenmediğim hiç bir ürünü hediye dahi olsa güzel diye yazmadım. Bir olumsuzluk gördüğümde öncelikle firma ile temas kurdum eğer ki çözüm sağlanmaz ise bunu da yazarak paylaştım. Bu yüzden bir çok arkadaşım ve blogger arkadaşlarım bir ürünü kullanmadan önce fikrimi sorarlar ya da blogumdan okurlar. Bu benim için en büyük gurur. Hedef kitlem tabi ki bloggerlar değil herkes. Çünkü özellikle Türkiye'de bazı(böyle yapmayanları tenzih ederim) blogger arkadaşlarım yazılarımı okusa dahi yorum yapmaktan kaçınıyor ki sebebi karşısındakinin iyi yerlere gelmemesi. Yurt dışında bloggerlar birbirlerini desteklerken bizim ülkemizde anlamsız bir çekememezlik var dediğim gibi herkes bu sınıfta değil elbette birbirimizi çok güzel desteklediğimiz çok iyi vakit geçirdiğimiz ortamlarda var. Mesela etkinliklerimizde ben çok eğleniyorum ve mümkün mertebe misafirlerimi de memnun etmeye çalışıyorum. Ya da davetli olduğum etkinliklerde ev sahibine elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım çünkü biliyorum ki ev sahipliği gerçekten çok zevkli ve o kadar yorucu :)Ve hepimizin ortak birer paydası var bloglarımız. Biz bir arada iken güzeliz.
Gündemde olmayınca tık oranını artırmak için sahte gündem yaratanlardan kavga çıkartanlara kadar hepsini gördüm ve bunlar anlamsız ve gereksiz geliyor bana. O ne yapmış bu ne satmış beni zerre kadar ilgilendirmiyor yeter ki bana bulaşmasınlar. Sen blogunda elinden gelenin en iyisini yap sonra da destek amacıyla blogger arkadaşlarının bloglarını gez yorum yaz varsa bildiklerini paylaş o zaman zaten okunma oranın ve takip edilme oranın artacaktır. Bu da benden bir tavsiye:)
Ama şu bir gerçek ki blogları kendimiz için yazsak bile günlük tıklanma oranının 400 ün altına düşerse moralimiz bozuluyor. Düşmemesi için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Çünkü yazılarımız okunsun istiyorsak yapılması gerekenleri de yapmalıyız. Her işin bir raconu var ne bu işi yapıyorsak yapabileceğimizin en iyisini yapmalıyız diye düşünüyorum. Elbette bu -blog tek hayatım olayı değil. En azından benim için çünkü benim bir çok kimliğim var iyi bir eş, iyi bir evlat, iyi bir anne, iyi bir okul aile birliği başkanı, iyi bir dernek başkanı v.s. gibi. Ve hedefim öncelik ailem olmak üzere tüm yaptığım işlerde biri diğerinin önüne geçmesin ama hepsinde de yapabileceğimin en iyisini yapayım.
Şimdi blog aleminde de yapılması gerekenleri bir çok yakın blogger arkadaşıma anlattığım gibi blogumda da yazacağım. Bildiğim kadarıyla yazacağım. Yukarıda da belirttiğim gibi yanlış bildiğim şeyler var ise yorum olarak ya da mail olarak yazabilirsiniz.
Öncelikle başlığın ilgi çekici olması ve aramalarda kullanılan kelimelerden oluşması çok önemli. Ve ikinci bir şart başlığın ilk paragrafta koyu renkler ile tekrar vurgulanması.
Kalıcı bağlantıda Türkçe karakter olmaması da önemli bir nokta.
Yazınız anne-bebek ile ilgiliyse anneler bebek konularında çok detay isterler en ufak ayrıntıyı bile öğrenmek isterler. Siz biberon yazısında kolik sancısından biberonun temizliğine kadar anlatmak zorundasınızdır.
Yazılarınızda ne kadar samimi olursanız o kadar güvenilir olursunuz. Tabi samimiyet ve laubalilik arasındaki ince çizgiyi aşmamak gerekiyor. Samimi yazılarda size olumlu dönme oranı da artar. Bana blogda ve instagramda özelden çok soru geliyor bunun sebebinin samimi olmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Benimde yüzlerini hiç görmediğim halde severek takip ettiğim bazı blogger arkadaşları yaydıkları pozitif enerjiden kaynaklı takip ettiğimi belirtmem lazım.
Diğer konu detay konusu; Benimde normal hayatta çok sevdiğim çok başarılı bulduğum ancak yazılarında çok fazla detay olduğu için okumaktan sıkıldığım blogger arkadaşlarım var. O yüzden yazılar ne askerde tekmil verir gibi kısa ne de okuyucuya prospektüs okutur gibi uzun olsun. Ortalama 300 kelimenin altına düşmeyecek yazılar en çok tercih edilen yazılar oluyor.
Bir ürünü google da aratacak olsaydınız hangi kelimeler ile aratırdınız bunları düşünüp yazacağınız yazıda o kelimelerin geçmesine özen göstermeniz yazınızın google da aranma oranını artıracaktır. Yazılarınızın içerisinde anahtar kelimelerin geçmesi diğer önemli bir detay. Diğer önemli detay görsellerin konu ile ilgili ve güzel olmaları. Yani siz ruj anlatırken sonbahar fotoğrafı koyarsanız okuyucu -ne alaka der. Ya da ruj anlatırken karma karışık bir makyaj çantasında seçmek için işaret koymanız gereken bir ruj gene ilgi çekmeyecektir. En sade ve güzel haliyle bir ürün fotosu tabi ki google aramalarında ilk sıralarda çıkmanıza sebep olacaktır. Yazılarınızın sonunda okuyucuya soru sormak bir diğer samimiyet göstergesi. Siz ne düşünüyorsunuz? Siz denediniz mi? tarzı sorular okuyucuya samimi bir ortam sağlıyor. Ben de okuduğum bloglarda bu tarz sorular gördüğümde fikrimi yazıyorum geri dönüşleri güzel oluyor. İnteraktif tarzı bir ortam sağlanmış olunca okuyucu ve takipçi arasında bir bağ oluşabiliyor. Doğru ve dürüst yazılarda bu işin olmazsa olmazı. Mesela bir cilt ürünü hediye edildi ve size hiç iyi gelmedi bu durumda bu ürün berbat bir şeye benzemiyor yerine- benim cildime iyi gelmedi ama belki sizde işe yarayabilir tarzı yazılar tercih etmeniz hem dürüst hem de nazik bir üslup olacaktır. Ben bu gibi durumlarda önce firma ile irtibata geçiyorum bazen ürün kargoda hasar görebiliyor ya da saklama koşullarından dolayı bozuk gelebiliyor yada bazen gerçekten kötü çıkabiliyor. Okuyucu sorduğunda da dürüst bir şekilde bana iyi gelmedi ama isterseniz siz de deneyin diyebiliyorsunuz. Kullanacak kişi de biraz daha temkinli davranıyor. Mesela ben kuru ciltliyim alacağım bir ürünü önce güvendiğim arkadaşlara ve blogger arkadaşlara soruyorum. Benim gibi kuru ciltlilere özellikle soruyorum ki sonradan sıkıntı yaşamayayım. Bloggerlar arasında yazılarına ve yorumlarına güvendiğim 8-9 kişi var ki mutlaka önceliği onlara veriyorum. Gerekirse özelden de ulaşıp soruyorum.
Bu yazıdan daha uzun yazılar okunmuyor :)) mutluluklar dileyerek bu yazıyı sona erdiriyorum. Blog yazımı severek düzenlediğim ve severek katıldığım etkinlik fotoğrafları ile renklendirdim. İnşallah beğenmişsinizdir.
Siz blog yazıları hakkında ne düşünüyosunuz ? eklemek istedikleriniz var ise lütfen yorum kısmına ekleyin ki hep birlikte öğrenelim gelişelim ne dersiniz?
0 Yorumlar