Merhaba

Bugün sizlere günlerdir kafamı kurcalayan bir konudan bahsetmek istiyorum. Türkçe de ''Kuyusunu Kazmak'' ya da ''Açığını Aramak'' belki de en doğrusu Hazımsızlık yazımın konusu...

the green-eyed monster

Yaşadığımız çevrede farklı mesleklerde, farklı konumlarda bir çok kişi ile vakit geçiriyoruz. Benimse bu toplumda en çok anlamadığım şey bu hazımsızlık. Paylaşmayı ve yardım etmeyi çok sevdiğim için, etrafımdakileri iyi yerlerde görmenin beni mutlu ettiğini bildiğim için sanırım bu hazımsızlık olayı bana anlamsız geliyor. Nerelerde var ki derseniz her meslekte her ortamda kısacası her yerde

En basitinden bahsedeyim bir ortama giriyorsunuz insanlara yetenek ve zekayı Allah'ın verdiğini unutup çocuklarının yetenek ve zekalarıyla övünen bir sürü insan görmüyor musunuz. Benim küçük oğlum dişlerini geç çıkarttı, hep çok zayıftı, çişini geç söyledi diye içten içte laf sokanlar oldu. Gözlerinde kayma olduğu için küçümser bakışlarla bakanlar da oldu. Şimdi üstün yetenekli üstün zekalı bir okul sınavını kazanıp sınıf atladı diye -ohh zeki çocuğun var diyorlar. Yahu ona zekayı da veren göz hastalığını da veren Rabbim benim elimde mi ? hepsi imtihan ayrıca sizler onun sağlığı gelişimi için ne kadar çok uğraştığımı biliyor musunuz? ( bu konu aslında ayrı bir yazı konusu çünkü çok uzun çok detaylı ve bu konuda çok duygusalım. Yani duygusal olduğum konu hakkında da sabaha kadar yazı yazabiliyorum :)

Sonra eşlerinin iş ya da karakteri ile övünen bayan ya da erkekler. Şimdi şöyle bir kendinizi düşünün biz mükemmel miyiz ?
Kendi adıma ben cevap vereyim hayır :))ee karşımızdakinden ne hakla mükemmel olmasını bekliyoruz? A kişisi eşini anlatırken şöyle yemek yapar böyle ev temizler ee peki ya kötü huyları?Kaldı ki her şeyi de iyi olsa hepimizin bir kader inancı var değil mi? Allah bize kimi nasip etti ise onunla evliyiz ve nasıl bir hayat nasip ettiyse onu yaşıyoruz. Şöyle çevrenizden bir düşünün maddi durumu berbat olup bir anda lükse geçenler. Tesadüf mü hayır kader bence ya da tam tersi süper bir hayattan kötü duruma düşenler yok mu çevrenizde mutlaka vardır. Kendi hayatımızı baz alarak iyi zamanlarımız olduğu gibi kötü hallerimiz de olmuyor mu? Yani mükemmel hayat, mükemmel eş, mükemmel çocuk yoktur. Kaldı ki aynı evde yetişen iki kardeş bile uç noktalarda fikre sahipken ayrı evlerde yaşayıp büyüyen ve sonra aynı evi paylaşan kişilerin aynı fikirlerde olmasını beklemek ütopiktir.

En yakın zamandan bir örnek vereyim. Bir ailenin kızı Türkiye'nin ilk kadın savaş pilotu aile çok keyifli gururlu. Tv lerde boy boy fotoğrafları çıkıyor röportajlar yapılıyor... ve 15 Temmuz geliyor aynı kız halkın üzerine ateş ediyor ve o gurur duyulan evlat bir bakmışsınız terörist. Bu ne kadar büyük bir imtihan değil mi?

Sonra iş alanlarına gelelim mesela Uzmanlara. Herkesin hitap şekli, aldığı eğitim, insanları anlama yetisi farklıdır. Bana doktor tavsiye eder misin dediklerinde bile ben -herkesin beklentisi farklıdır, ben çok memnun olurum sen beğenmezsin ya da sana hitap etmeyebilir diye baştan belirtirim. Kaldı ki onlarda insan hepimizin olduğu gibi eşref zamanı yada tersi de olabilir ve o zamanlarında da beklentilere cevap veremeyebilirler. O uzmanlarda da danışanlar bence bir ön görüşme yapıp kendileri kafalarına en çok yatanı seçmeliler. Kitaplarını okuyup fikirlerini çok beğendiğiniz bir kişi bile konuştuğunuzda sizi tatmin etmeyebilir. Onlar arasında bile hazımsızlık olması birbirinin kuyusunu kazması açığını araması gibi şeyler olması insanı umutsuzluğa itebilir.

 Öğretmenlerin tek amaçlarının önce örnek olup sonra eğitim vermek olduğunu düşünürüm hep. Çünkü çocuklar sözlerden çok hareketler ile eğitilirler. Çocukların ikinci evimiz dedikleri yerde bile hazımsızlık olabiliyor -senin sınıfında kaç kişi okudu, kaç kişi sınavı kazandı, kaç tane velin ilgili v.s. v.s. Burada yerdiğim tüm öğretmenler değil elbette ama maalesef böyleleri de var.

Blogger camiasında da bu işler böyle. Kendi yazımı yazayım, etkinliğimi yapayım, ürünleri ve mekanları tanıtayım yerine kim ne yazmış kaç takipçisi varmış, hangi firmalarla çalışmış ve daha kötüsü onu nasıl aşağıya çekerim moduna giriyorlar. Kendini farklı göstermeye çabalar, açık aramalar, geçmişte söylediklerini ortaya dökme çabaları. Bırakın önünüze bakın siz doğru olduğunuz zaman zaten yolunuz açık olacaktır. Zaten fazla hızlı giden ya da sahtekarlıkla bir yerlere gelen bir şekilde tepetaklak olacaktır. En yakın zamanda bir bloggerin başına gelenleri hepimiz hem bu camiadan hem basından izledik. Ben ise işi kariyeri değil o yetiştirdiği çocuğu düşünüyorum bir gün önce annesi ile gurur duyacak bir çocuk iken bir gün sonra sahtekarlıkla anılan bir annesi var. Allah yardımcıları olsun diye gene de dua ediyorum.

Son olarak Allah hepimizin kısmetini kendi çabamıza bağlı kıldı. Hayat başkalarıyla uğraşmaya değmeyecek kadar kısa.Güzel geçirmekse elimizde. Hayatı kendimize olduğu kadar başkalarına da güzel yaşatmak hepimizin amacı olsa hepimiz mutlu olurduk.  En güzeli ben iyi ve kendi yolumda olayım diğerleri nasıl sa geçte olsa bilirler değerimi. Bilmeseler de ne demiş atalar balık bilmezse Halik bilir.

Yeni bir yazıda görüşmek üzere
Sevgiler

1 Yorumlar

  1. Hazımsızlık gerçekten çok kötü bir huy mu ,davranış mı ,hareket mi ? İnan adını koyamıyorum. Çok güzel anlatmışsın sen zaten. Dediğin gibi hayatımızın her yerinde bu tarz insanlar ile ne yazık ki karşı karşıya kalıyoruz. Mümkün olduğunca uzak durmaya çalışsam bile onlar nedense bırakmıyorlar . Boşuna dememişler İNSANA RAST GELSİN diye .

    YanıtlaSil

View My Stats